bu seferki ömrümde
bir can çıkmadı içimden
canım çıktı
şiirler çıktı
bir de sonu kötü biten hikayeler
doğmamış çocuğumun ağıtından aldım
mısralara kattım
kelimelerle oynadım saklambacı
kafiyelerde çığlık attım diş çıkarırcasına
bu sefer öğrendiklerimi
satırlara anlattım
hayatta bir doğru yokmuş
doğru yaşamanın da bir önemi
aldım bunu kitabıma başlık yaptım
Pazar günleri yalnızlığımı süsledim çıkardım parka
koydum onu özenle salıncağa
kulağına ninniler söyledim
karanlıklardan ve içip yerlere kusmaktan
bahsettim
bilsin istedim
cümleleri şişe dizdim
bir ters bir düz ördüm
sıkı örülmüş hikayeleri
üşümüş akşamlara götürdüm
bayram sabahları
dişli ayrılışlarımı tarak yaptım
saçlarına lastik gibi yok olmayan yalnızlığımı taktım
üç tabure çıkardım
birine kafamdaki sesi oturttum
diğerine gözlerimin bugüne kadar gördüğü herşeyi
aralarına geçtim
fotoğrafımı çektim
sonra bir sonbahar günü
evde bırakmıştım tüm kelimeleri
o parka gittim
başkalarının salıncaklarını izledim
kimi yaşlılığını sallıyordu
kimi bacaksız doğmuş olmanın kaderini
koşup gidemediği bahçeleri
herkes çok özenli
oysa ki
hepimiz toplansak
koysak hayatlarımızı salıncaklara
çağırsak mağarada yalnız yaşayan o devi
itse göğe tüm dertleri
benim yalnızlığım
senin kırışık gözlerin
annemin hasta karaciğeri
uçsa gitse başka bir gezegene
boş kalsak biz
sahile vurmuş
balıksız bir ağ gibi
takılmasa hayat düşüncelerimize