7 Mart 2014 Cuma
sen ve ben
sen ve ben
şemsiye ile şezlong gibiyiz
yangın yeri gibi bir dünyada
kavrulmamak için birbirimize
sığınmışız
gençliğimiz kızgın kumlar gibi yakıcı
geleceğimiz mavi denizler kadar serin
uzun bir yoldu bizimkisi
uzak değil biliyorum
yaklaştı / bitiş çizgisi
yıldızlara bakan aşıkların gözlerinde
oltaya takılan ve son anda kurtulan
balıkların pullarında
devam edeceğiz
parlamaya
sen ve ben bir gün gitsek bile
bilinmeyen uzaklara
bir şemsiye yanaşacak bir şezlonga
ve hikayemiz tekrar başlayacak
bir kez daha
mart 2014
kısa öykü
"Nasilsin" diye sordum arkadasima
"Yasiyorum" dedi kafasini kaldirmadan. Kahvesinde sanki kendi karanligini izliyordu. Oysaki, kafasini kaldirsa, güneş süzülüyordu kafenin vitrayli camlarindan. Masamizin uzerine cocuklugumuzun bilyeleri gibi dusuyordu renkli gunes taneleri.
"Aradi mi hic" diye sordum.
Yine indirdi yüzünü kahvenin kahverengiligine ve "hayir" dedi.
"Peki sen" diye sordum. "Sacmalama asla yapamam oyle bir sey" dedi.
Neden yapamayacagini sordum. Çünkü benim, beni terkeden bütün adamlari ağlayarak aramisligim vardi.
"Yapamam! Cesaretim yok!" Diye bagirdi ve kahve hortum oldu yukseldi, arkadasimi aciya boğdu.
"Bunun cesaretle ne ilgisi var, birini ozluyorsan, arayip soylersin bunu, anlamiyorum seni" dedim.
Gunes kapadi. Bilyeler yere yuvarlandi. Ictigim çayın dumani bardağa geri daldı.
"Sen de beni anlamiyorsun" dedi arkadasim. "O beni tek kurşunda öldürdü. Tek bir kurşun. Aci bile cekemedim. Alnimin ortasina sikti. Insan sürünürken konusabilir, can cekisirken ya da bir ambulansin icinde soyleyebilir son sozlerini. O beni tek kursunla yere indirdi. Ölüler konusamaz arkadaşım."
Sustum. Ve anladim. Ölülerin cesareti de yokmuş. Yaşarken cesaretli olmali o halde.
"Yasiyorum" dedi kafasini kaldirmadan. Kahvesinde sanki kendi karanligini izliyordu. Oysaki, kafasini kaldirsa, güneş süzülüyordu kafenin vitrayli camlarindan. Masamizin uzerine cocuklugumuzun bilyeleri gibi dusuyordu renkli gunes taneleri.
"Aradi mi hic" diye sordum.
Yine indirdi yüzünü kahvenin kahverengiligine ve "hayir" dedi.
"Peki sen" diye sordum. "Sacmalama asla yapamam oyle bir sey" dedi.
Neden yapamayacagini sordum. Çünkü benim, beni terkeden bütün adamlari ağlayarak aramisligim vardi.
"Yapamam! Cesaretim yok!" Diye bagirdi ve kahve hortum oldu yukseldi, arkadasimi aciya boğdu.
"Bunun cesaretle ne ilgisi var, birini ozluyorsan, arayip soylersin bunu, anlamiyorum seni" dedim.
Gunes kapadi. Bilyeler yere yuvarlandi. Ictigim çayın dumani bardağa geri daldı.
"Sen de beni anlamiyorsun" dedi arkadasim. "O beni tek kurşunda öldürdü. Tek bir kurşun. Aci bile cekemedim. Alnimin ortasina sikti. Insan sürünürken konusabilir, can cekisirken ya da bir ambulansin icinde soyleyebilir son sozlerini. O beni tek kursunla yere indirdi. Ölüler konusamaz arkadaşım."
Sustum. Ve anladim. Ölülerin cesareti de yokmuş. Yaşarken cesaretli olmali o halde.
gibilerde kalanlar
yeni kesilmiş çim kokusu gibisin
bana her gülümsemende
tazeneliyorum
ovalarımda yeni doğmuş kısraklar koşturuyor
ırmaklarımda yıkanıyor
güzelliğini yeni farketmeye başlayan
genç kızlar
tenime değen ılık bir rüzgar gibisin
bana her gülümsemende
içim gıdıklanıyor
dağlarımın buz kesmiş tepelerindeki
karlar eriyor
göklerimdeki kuşların hepsi aynı anda
sana doğru göç ediyor
boğazda yürürken burna çarpan rakı kokusu gibisin
insan yapılması gereken her şeyi bırakıp
sana koşmak istiyor
yanına oturup
işi sulandırmadan
sek içmek istiyor seni
beyazlığında
tüm gölgeleri boğmak istiyor
karnın aç
evde bi başıma otururken
balkondan aniden ve izinsiz giren
komşu tenceresinden kaçmış hain bir ev yemeği kokusu gibisin
ekmeğimi sana banmak istiyorum
seni yalayıp yutmak
zerren kalmayana dek eteklerini sıyırmak istiyorum
bana her gülümsemende
tazeneliyorum
ovalarımda yeni doğmuş kısraklar koşturuyor
ırmaklarımda yıkanıyor
güzelliğini yeni farketmeye başlayan
genç kızlar
tenime değen ılık bir rüzgar gibisin
bana her gülümsemende
içim gıdıklanıyor
dağlarımın buz kesmiş tepelerindeki
karlar eriyor
göklerimdeki kuşların hepsi aynı anda
sana doğru göç ediyor
boğazda yürürken burna çarpan rakı kokusu gibisin
insan yapılması gereken her şeyi bırakıp
sana koşmak istiyor
yanına oturup
işi sulandırmadan
sek içmek istiyor seni
beyazlığında
tüm gölgeleri boğmak istiyor
karnın aç
evde bi başıma otururken
balkondan aniden ve izinsiz giren
komşu tenceresinden kaçmış hain bir ev yemeği kokusu gibisin
ekmeğimi sana banmak istiyorum
seni yalayıp yutmak
zerren kalmayana dek eteklerini sıyırmak istiyorum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)