11 Aralık 2013 Çarşamba

senden apar topar ayrılırken
evinde unuttuğum terliklerim
çoktan misafir terliği olmuştur

başka ayaklar
evinin koridorlarında
sana doğru koşmuştur

uyurken gecenin sessizliğinde
içime çekerek öptüğüm ensenin kokusu
çoktan başka ciğerlere dolmuştur

de ki

hadi de ki
şimdi bu kar felaketinde
giydim ceketimi taktım beremi ve eldivenimi
yürüdüm sana
de ki çaldım zilini
de ki sen de açtın kapıyı

üstüne üstlük bir de yalnızsın diyelim
karnın da aç ki ne aç
de ki bir şişe kırmızı şarap getirmişim sana
yanına da yaparız domatesli bir makarna

hadi diyelim ki bir de beni öptün
sıcacık.
oh.
bir an yok oldu kar fırtınasının beyaz yalnızlığı
şarabın rengi deydi
kaldırımlardaki buzlar eridi

sarıldık...
ve uyuyakaldık....


e sonra
de ki kar durdu
talihsizlik bu ya
güneşin bir anda sahneye çıkası tuttu
şarap bitti
hayat başladı

sana bir telefon geldi
acil olanından
gitmen gerek
fazla alıştırmadan


istanbul sanki hiç bu kadar soğuk
hiç bu kadar sensiz olmamıştı
gökyüzü bu kadar çok yıldızlı iken
sokaklar hiç bu kadar karanlıkta kalmamıştı
saat bu kadar geç
gitmek için hiç bu kadar erken olmamıştı