16 Ekim 2013 Çarşamba

Urla yı seviyorum. Izmirle cesme arasinda. Izmirli olmayanin pek isi olmaz buralarda.

Son bir kac yıldır, izmir e giderken bir ic ses beni Urla sapagina sokuyor.
Yalniz seyahat etmenin nadir guzel taraflarindan biri kafana gore takilma ozgurlugun.
Urla nin icine daliyorum. Arabami bir sokaga parkediyorum.
Icimden bir ses hayatimin bir doneminde burada yasayacagimi soyluyor.
belki de suan yasiyor olmaliydim. Bilmiyorum.

beni buraya ceken birsey var.

burasi ben gibi biraz.

tam olmamis.

amator.

ama deniyor. Muhim olan da bu ben de deniyorum. Hem de cok.

ben istanbul olamam. Istanbul ne yaptigini, nereye gittigini iyi biliyor.

ben bir kasabayim.

deniz kenariyim.

guzelim.

ama guzelligiyle ne yapacağını bilmeyenim.

Urla da bir tiyatro kurmus birileri. Cok guzel oyunlar sahneleniyor.
Urla da harika sarap baglari kurmuş birileri. Baglarin ortasina da kendilerine ev yapmislar.
bahçelerinde cocuklar ve kopekler kosuyor.
Urla da bir sanat sokagi yapmis birileri. Eski evleri sanat atolyelerine cevirmisler. Yuksek tavanlari, engin hayalleri olan birileri.
Urla da merkezde buyuk mavi panjurlu bir evi, biri,kalkmis hayvan barinagi yapmis. Bahcesini begonvillerle donatmis.

Cilgin insanlar!

ruhu amator insanlar!

Hicbirsey tam islemiyor kabul. Hersey bir parca eksik.

Hayat gibi biraz.

Ben gibi biraz.