1 Haziran 2014 Pazar

hayatla geçinemiyorum bugünlerde

benim masama değilde
yan masaya servis yapan garsona edeceğim bir çift laf var
hanımefendinin kahvesini geç getirdi
hanımefendi kahvesi geçikti diye
masada oyalandı
içinden bir şarkı söyleye söyleye oyalandı

her şey o kahveyi geç getiren garsonun suçu
hanımefendinin söylediği şarkı hatırlattı
giderken mutfak tezgahıma bıraktığı o son mektubu
iştahım duruldu
görecektiniz tabaktaki beğenilmediğini sanan
körili tavuğu

bir de sabah bindiğim şu aptal taksi söförü
o da az değil
trafikte olması hatalı
hatta bu dünyada var olması
ehliyeti de hüviyeti de alınmalı
hatalı o gün o sokakta olması
elimi kaldırdığımda sağa çekip durması
dikiz aynasından ara ara bana bakması
ve kaşlarının ve kirpiklerinin ve gözlerinin kenarındaki çizgilerin
seninkileri bu kadar anımsatması

super market kasasındaki şu uzun sıralar
adeta esir kampındaki koyunlar
benzin döküp yakmalı bunu kabul eden insanları
her şey kapitalist düzenin dayatması
görülmüş mü bu kadar güzel parfüm kokan bir adamın
market sırasında bu adar uzun süre ayakta durması
o koku beynimin en müstehcen yerinde
hatırlatır nasıl bir şeydi aşkının tenimde dolaşması