14 Kasım 2013 Perşembe

kimsesiz

onursuz bir geceden doğan
günahsız bir piç gibi
sahip çıkamadık bu aşka
başka insanların kapısında
dilendik gönül tokluğuna

bir sokak çocuğuna
dünya dar gelir
başını nereye soksa
birisi değneğiyle ittiriverir

ordan oraya
ordan oraya

öksüz bırakılacak aşklar
doğurulmamalı
sokaklar
gönül yetimleri ile dolmamalı

gönül yerleşkesi

yok.
bilmiyorsun sen aşkı.

aşk zannediyorsun
heyecanları

anlamıyorsun
aşk
gelir geçer
sanıyorsun

geçmez bir tanem
geçmez
göze dudağa tene
haz veren aşk
çömez

gerçek aşk tam teşkilatlı bir ordu gibi
hiç beklenmedik bir anda
kuşatır seni
istilaya yeminli
kırar döker ondan öncesini
hedef
gönül yerleşkesi





12 Kasım 2013 Salı

yabancıyım
kendi evime
kıyısı kırışık gözlerime
yabancıyım
derisi kurak ellerime

kimin bu el
bu elin tuttuğu kalem
kalemin yazdığı şu modası geçmiş kelimeler
kimin.

çoktan beri yabancıyım
kendime sancılıyım.

yalnızlıklar kalabalıklar arasında boğulsun

gün degişsin
dün olsun
aynada bir tek çocukluğum kalsın

ellerim değişsin
avucumdaki kader çizgilerim belirginleşsin
ihtimaller teke insin
geçmiş silinsin
zihinlere net gelemesin.

gündüz tükensin
ikindinin kısa varlığı kıymetlensin

balkonuma bir kuş konsun
kuşun gözlerinde yeni bir hayat olsun
yalnızlıklar kalabalıklar arasında boğulsun

okunmuş bütün şiirler cayır cayır yansın
dilime ilk kez dinlediğim basit bir şarkı takılsın
saçlarımın okşadığın boyaları aksın

seni seviyor olmam
yerini
seni sevmiyor olmaya
bıraksın.

7 Kasım 2013 Perşembe

beyoğlu

zurnanin deligi hayatim
basit.
uzaktan güzel.
hüzünlü bir komedya
boslugun doldurulmasi imkansız bir parmakla

birbiriyle ne yapacağını bilenlerden
buyuk senfoniler duyulur şehrin üzerinden
güçlü piyano.
zarif keman.
eğlenceli darbuka.

bir çingene çocuk nefesini uflediginde zurnaya
hayat durur.
ay bulutun arkasina saklanir.
piyano susar.
keman utanir.

sokaklar ve insanlar
tüm ciplakliklariyla
başbaşa kalır.

3 Kasım 2013 Pazar

akarsu

hayatimin cok sacma bir donemindeyim
öyle ki; kimseye kusecek kadar sinirlenmiyorum
gurur yapacak kadar kendimi onemsemiyorum
ozleyecek kadar baglanmiyorum
korkacak kadar varolmuyorum

bir akarsu gibiyim
bir yerde baglanacagim
baska / daha buyuk / bir yere
yolda sagimda ve solumda
kim varsa
serinligimle selamliyorum

derin olmayan cukurlardan tasiyorum
taskinliklarim kenar mahallelerde
yanlış cografyalarda kuruyor
gönlüm kabı kadar su alıyor

nazlı bir akış
bir gün kurak ise
bir gün coşuyor
aştığım her bir taşın, her bir dalın
üzerinde
bir damlam kalıyor

gözlerimi kapatıp
büyük denizleri hayal ediyorum
cılız kalmış bedenimle
sana dogru akıyorum

yağmurlar yağıyor üzerime
insanlar sandal yapip geziyor yüreğimde
korkmuyorum
bir sızıntım
yeter
yola devam etmeye